Basi dara düsenler, yarattiklari düs dünyasinda bulurlar yollarini. Ayakta kalabilmek icin sigindiklari bu dünya bir yandan onlari yasatirken, bir yandan da hikayelerini örer. Dagin Öte Yüzü üclüsü darda kalanlarin yarattiklari düs dünyasinin büyük ve görkemli hikayesidir.
Üclünün ikinci kitabi Yer Demir Gök Bakir bütün mümkünlerini yitirmis köylülerin kendi yarattiklari ermisin isaret ettiklerine bakarak hayatta kalmalarini anlatir. Roman kendi mitini yaratmanin tanigi, düs dünyasinin gücünün kanitidir.
Fransiz Elestirmenler Dernegince Yilin en güzel romani secildi.
Birden bu barok kisilerin harikulade serüvenine kapilirsiniz, acimasiz gercekle efsane arasinda gider gelirsiniz. Yasar Kemal ya da bir halkin dehasi. - Martine Bauer, Le Matin de Paris, Fransa
Yasar Kemalin özgün ya da bilge bir anlaticidan cok daha baska bir sey oldugunu bir kez daha kabul etmek gerekir. ... Yazar ve halki sanki gercekten tek bir bütünmüs gibi, kisileri de anlatimi da ayni siirsel imgelemi ve ayni büyüleyici cekiciligi tasir. - Journal de Centre, Fransa
Topraga ve gökyüzüne kenetlenmis köylünün sert yasamini düsleyebilenler, bir gemiye biner gibi binsin bu demirden topraga, bizlere sonsuza dek yasak edilmis bu serüveni yasasinlar. - M. Rieux, Que Lire, Fransa
Insanlara karsi acimasiz bir topragin temposu... - Pierre A. Willemart, LActuel Bruxelles, Belcika
Tadimlik
Hasan önde, Ummahan arkada, meselige dogru usul usul gidiyorlardi. Hasan ellerini koynuna sokmus, öne dogru yumulmustu. Ummahan hep ayaklarinin ucuna bakiyordu.
Hic konusmuyorlardi. Ürkektiler. Bir kus parlasa ödleri kopacak gibiydiler, tetikte. Gözleri kisilmisti.
Ortalik kar icindeydi. Kar dereleri tepeleri silme doldurmustu. Dünya yalniz bir aklikti. Bu akligin üstünde en kücük bir leke bile yoktu. Bir kus, bir sinek lekesi bile. Gökyüzü de apakti. Yalnizca uzakta, güneyde Torosun ormanliginin üstünde sicacik yesile kacan bir mavilik balkiyordu. Bu duruluk sonsuz akligin üstüne serilmis kücücük bir mendile benziyordu. Bir de uzaktan Hasanla Ummahana bakinca yuvadan düsmüs, yuvarlanan, ucmak icin kanat cirpan, cabalayan kirlangic yavrularini görür gibi oluyordu insan.
Iste bu dünyanin akligina Cukurova günesi gibi bir de belali günes vurmus, karlarin üstüne öylesine bir de ipilti cökmüs, göz acip da bakamazsin.
Bastikca, donmus, gicilasmis kar catirdiyor. Ummahanin da ayagi yalin, Hasanin da yalin. Ayaklari kizarmis. Kizgin demire basmis gibi oluyorlar. O yüzden de yürüyüsleri bir tuhaf.
Daha meselige cok yol var.
Hasan geriye döndü
Baksana bana kiz, dedi sertce.
Ummahan
Ne var diye yumusacik sordu.
Hasan
Su ormana varir varmaz... Sonra sustu.
Ummahan
Ormana varir varmaz diye sordu.
Hasan
Söylemeyecegim. Vazgectim. Varir varmaz iste.
Ummahan
Söylemeee... diye, umursamadi. Sanki söyleyince ne olacakmis yani
Hasan sert
Ölüyün körü olur, diye cikisti.
Ummahan bakti ki Hasan tam kavga ariyor, sustu.
Sana diyorum ki ölüyün körü olacak. Anlamadin mi dedigimi
Ummahan
Anladim kardasim, anladim. Ne yapayim, söyleme.
Hasan daha da sert
Söylemem, diye bagirdi.