Yirminci yüzyilin ilk avangard sanat hareketlerinden biri olan Dada akiminin,
kurumsalliga, konformizmin her cesidine reddiye niteligi tasiyan, burjuva düzenin
her alanina dönük radikal bir yikicilik ve mücadele azmi iceren bu oyunbaz
manifestolari ayni zamanda büyük bir sevinc ve coskunun da tasiyicisiydi.
Dayatilan tüm kurallari reddederken hayati savunan ve yepyeni bir siirsel
deneyimi yasam deneyimiyle, öfke ve kahkahanin bulusmasiyla harmanlayan,
anlam ve mantik kurallarini hice sayarak sanati zincirlerinden kurtarip bir senlik
alanina dönüstüren bu kisa ömürlü avangard hareket cagin tükenmisligini
absürdle ifsa ediyor.
I. Dünya Savasi yillarinda, ilk büyük insan kiyiminin ve burjuva dünyanin ilk büyük
cöküsünün ortasinda kamuoyunu sasirtip sarsmayi, böylece kitlesel bir farkindalik
yaratmayi amaclayan Dada Manifestolari, Francis Picabianin cizimleri ve Türkceye
ilk kez cevrilen Diger Metinler Lampisteries ile birlikte, okundugu salonlarin
yankisini tasiyor.