Mevsim sonbahardi. Vadiden kivrila kivrila gecen irmak, arada bir cosar, etrafindaki ekin tarlalarini suya bogardi. Daglarin üzerine yilin ilk kari ha düstü, ha düsecekti. Zaten karlar topraga bir düsmeye basladi mi, ne dallarda sari yapraklar kalir, ne de agaclarda...
Iste böyle bir gündü... Uzaktan sesi gelen siyah renkli Mersedes araba yaklasti, icinde bir kisi vardi, o da soförüydü zaten. Benzi solgundu adamin. Rahatsizligi yüzünden belliydi. Arabayi islak yollardaki su birikintilerinin üzerine sürüyor, cukurlardaki sulari etrafa sicratiyordu.
Vakit ögleyi gecmisti. Adam, gaza olanca gücüyle basarak arabasini hizlandirip bir an önce kasabaya yetismek istiyordu. Bu kücük kasabada söhrete kavusmus bir doktor vardi. Onunla görüsüp derdini anlatip, gece olmadan evine geri dönmek istiyordu.