Alevi Dedeleri, atalarindan aldiklari mirasi, kendi yasam tecrübeleriyle de birlestirerek bugünlere getirip, yasattilar ve de bizlerle paylastilar. Tüm dedelerin yasam öyküleri basli basina bir kitap konusu aslinda... Hayatin icinden gelen, yasamin renklerini barindiran dedeler samimi, icten ne de güzel özetliyorlar, yasamlarini, dünyaya bakislarini... Bu kitapla; yüzlerce söylesiden bir deste sunuldu sizlere. Yasayan Aleviligi dedelerin konusmalarindan, bu söylesiler araciligiyla anlamaya calistik.
Hep baskalarinin anlattiklari, yazdiklari sekliyle Alevilik kamuoyuna sunuldu. Ama burada bu inancin, bu ögretinin öncü isimlerinden olan, dedeler bu sefer kendileri konustular. Özlerini ortaya koydular.
Dedeler; Babalarla birlikte hazine sandiklari olan bellekleriyle, ruhlarindaki hatira ormanlariyla, büyük tecrübeleriyle, yasamin bir baska boyutundan hayata bakanlar olarak, bize halkbilim, edebiyat, tarih bakimindan da ne büyük nimetler sunuyorlar.
Dedeler, bir umuttur; dedelik, zahmetli bir yolun adidir.
Dedeler, cölde acan cigdeme benzerler....
Dedesiz, bir Alevlik düsünülemez....
Dedelik; cemdir, semahtir, sazdir.
Dede talibiyle, zakiriyle, deyisiyle, askiyla dededir.
Ocaksiz dede olunmaz, Pr elinden tutmayan, mürsit didari görmeyen, rehber esiginden gecmeyen de bu yolda yol alamaz.
Yol erkan süren, dogru görüp dogru söyleyen, tüm insanligin önderi olabilen dedelere ne mutlu.
Ask ola erenler, ask ola