Türk tarihi ve Türk irkinin sosyal ve kültürel egilimlerinin, eski zamanda en cok etkilendigi ve etkiledigi cografya süphesiz ki Orta Asya, Cin ve Iran ülkeleri ile bu topraklar üzerinde yasayan milletlerdir. Bu iki ülke insanini iyi anlayip, sosyal ve kültürel hayatlarini tetkik etmeden Türk tarihi yazmak ve Türk tarih sosyolojisi olusturmak hemen hemen mümkün degildir.
Bu sebeple Türkleri daha tarihlerinin baslangicindan itibaren daima batiya iten gücün ne oldugunu, göcebelik ve hayvanlarina otlak bulmak gibi siradan sebeplerle izah etmek cok tatmin edici degildir. Hatta Cin Seddinin Türklerden korunmak icin insa edildigi görüsüne varmak da bizi dogru sonuclara götürmez. Oysa Iranda iki kültürün baskisi altinda Türkmen kültürünün milletlesme sürecini olusturdugunu anlamak ve tespitler yapmak, Islamin tek milletlikten üc milletlige inkisafini da dogru anlamamizi saglar.
Türkmen tarihinin Anadoludan evvel Maveraünnehir ile birlikte Iran topraklarinda yerlesik ve kalici bir kültüre dönüsmesi elbette meselenin ehemmiyetini artirmaktadir. Göktürkler devrinde Oguz, Islami asirlardan itibaren de Türkmen adi ile siyaslesip sistemlesen Türkmenligin bütün müesseseleri ile Irana tasinarak burayi anayurt yapmasi cok dikkat cekicidir.
Elbette konu cok uzundur; bu nedenle bu kitapta baslangicindan günümüze kadar dokuz bölüm üzerinde siyas ve sosyal tarih tek kalip üzerinde calisilmis, cemiyet-ekonomi-inanclar-güncel demografik bilgiler, bütün bölümlere tek düzen olarak uygulanmis, böylece hem bu devirlerin anlasilmasi kolaylastirilmis hem de hacmin cok kabarmasinin önüne gecilmistir. Bin yillik bu uzun dönem dolayisiyla bu cografyada adeta Türk tarihi gözler önüne serilmistir. Sentez kabiliyeti yüksek siyas-sosyal-dini-iktisadi meseleler bilhassa dikkat cekmek icin enine boyuna calisilmistir.