Hayatin kisa oldugunu bilmek insanin ömrünü uzatir.
Birini anlamak onu bilmektir. Ben tam su anda seni biliyorum demektir.
En iyi bildigin seylerden biri de ölmektir. Sanki daha önce yüzlerce kez ölmüs gibi, tereyagindan kil ceker gibi ölür gidersin. Nasil ölecegini bilmedigi icin hayatta kalan kimseyi görmedim.
Bir deliye neden diye sormak, bir kusa nicin ucuyorsun demeye benzer.
Deliler bulutlara bakip hüzünlenmez, yildizlari izleyip hayal kurmaz, yaz bitiyor diye üzülmez, zamanin akip gitmesine aldirmaz. Deliler agaclara kagit, kumlara cam, pamuklara elbise, üzümlere sarap, topraga altin, demire para, paraya ekmek gözüyle bakmaz. Deliler sizin bu sacmaliklarinizla ugrasmaz.
Aysel, bir gün bu kavsaktan gecerken, tam ortasinda durmus, bir oraya bir buraya dönmüs, nereye gidecegini bilememisti. Bir yani eve, bir yani ise giden yollarin ortasinda kaybolup gitmisti. Iste buraya onun kaybolusunun heykelini dikmislerdi.
Aslinda buraya baska seyler yaziyorum. Ama sanki bunlari yazmisim gibi okuyorsun.
Özcan Doganin alisilmis bir dünyayi öyküleriyle tersine ceviren yeni kitabi...