Siddetini arttiran yagmura aldirmadan Atatürkün gittigi yöne dogru ormana daldilar. Sessiz ol. dedi Ali, ikisi de adimlarini yavaslattilar. Atatürkle aralarinda elli metre mesafe vardi. Uguldayan rüzgarla savrulan yagmur ayak seslerini bastirdigi icin bu mesafeden fark edilmeleri imkansizdi. Ormanlik bölgenin ic kisimlarina dogru ilerleyen Atatürk, birden gözden kayboldu.
Sasirmislardi. Kos diye bagirdi Ali, Bir sey oldu galiba. Silahlarini cekip hizla gözden kayboldugu alana geldiler. Caresizce bakiniyorlardi etrafa, en kücük bir iz bile yoktu Atatürkten.
Ben size yerinizden ayrilmayin demedim mi
Ses arkalarindan gelmisti, sucüstü yakalanan insanlarin utangacligiyla yüzlerini döndüler; ne cabuk unutmuslardi onun usta bir savasci oldugunu.
Son kez emrediyorum geri dönün ve arabada bekleyin beni. Dondurucu rüzgarin essiz senfonik müzigine ayak uyduran yagmur taneleri ardi ardina carparken yüzlerine, baslarini öne egip geldikleri yöne dogru yürüdüler. Gerceklerle düslerin ic ice gectigi bir gece yasaniyordu Istanbulda. Atatürk agaclarin arasinda kaybolurken siddetini daha da arttiran yagmur yedi tepeli kentin üzerindeki yedi ayri noktaya dagitiyordu evrenin kadim bilgilerini.