Kitap, bireyin var olusunu ancak özgür olmakla gerceklestirecegi tezini temel alan liberteryenizmi konu edinmektedir. Yazara göre, özgürlügün ahlaki savunusu olan liberteryenizm, liberalizm icinde bir kirilma ve öze dönüstür. Tarihsel kökeninde radikal bir durusu ifade eden liberalizmin, özüne dönerek özgürlük, birey ve piyasa üclüsüne siki sikiya sarilma anlayisini yansitir. Özgürlügün anlam kaybina ugradigi, bireyin unutuldugu ve piyasanin olumsuzlandigi, tartismalarin bu kavramlarin icini bosaltarak yürütüldügü bir dönemde Nozickin bireylerin haklari vardir ve hic kimsenin ve hicbir grubun onlara yapamayacagi seyler vardir mottosu liberteryen gelenegin miladi olmustur. Liberteryenizm ile liberalizmde ölen ve unutulan degerler, düsünce gelenekleri tekrar canlanmistir. Liberteryenizm özgürlük ve birey iliskisinde ihmal edilen piyasanin konumunun ne olacagini tartismasiz bir sekilde olumlayarak, bireye ve özgürlüklere yönelik devlettensiyasal iktidardan gelecek en büyük tehlikeyi bertaraf etmenin teorik ve ahlaki savunusunu vermistir. Liberteryenizm sadece devletin ahlakiligini sorgulatmamis, ayni zamanda piyasanin ahlaki olmadigina dair tezi de cürütmeye yönelik ciddi argümanlar gelistirmistir.