Cocuklugumun daglari asilmaz, irmaklari gecilmez olurdu. Simdi kücücük gördügüm göller o kadar ucsuz bucaksizdi ki, hicbir gemiyle karsi kiyiya ulasilmazdi. Sabahin sisinde yola ciksam bir daha evi bulamayacagimi zanneder, ürperirdim. Bulutlar binlerce masal anlatirdi. Rüzgarlarin önünde gecip giderdi büyük deve kervanlari, yeleli bir aslan ve yavrulari... Kocaman kartallar, atlar ve koyun sürüleri olurdu. Bazen digerlerinden ayrilmis bir bulut kümesinde yalniz ve caresiz yolculari görür, yollarini kaybettikleri icin üzülürdüm. Sayisiz yildiz olurdu gökyüzünde. Cogu benim gibi nereye kosacagini, nerede duracagini bilemezdi...