Maruf Öztoprak, bu romaniyla okuyucusunu 90larin Türkiyesinde eglenceli ama bir o kadar da netameli bir yolculugun icine cekiyor. Kahramanlarin ic dünyalarindaki korkular, zitlasmalar, kiskancliklar, catismalar, takintilar, ölümcül zaaflar, gec kalmisliklar, tamamlanamayan, askida kalmis hayatlar, ici bosaltilan kavramlar üzerinden, gecmisten bugüne yasanan sosyo-politik dönüsümleri, imkansiz ve özgün bir ask hikayesinden aktariyor ve Türkiyenin kritik bir dönemecine farkli bir bakis acisi sunuyor. Öztoprakin anlatimindaki olagan hayatin icindeki olaganüstülüge, duraganlikta bile kendini daima hissettiren aksiyona hazir olun. Ayrica edebiyat, müzik ve sinema dünyasina adeta bir saygi durusu, döneme ince bir elestiri niteliginde olan Bin Yil Bir Gün ile 90lara bir de bu acidan bakmaya kesinlikle deger. Kenan diyarinda Yusufun icine atildigi derin ve karanlik bir yalnizlikmisim. Yusuf benden alindi diye gücenmisim, o günden sonra insana, kurda kusa kovalarca hep yalnizlik icirmisim. Bastiani Kalesinde, Tatar Cölünün sisli tedirginligine karsi, gitmek ya da kalmak, isyan etmek ya da kadere teslim olmak, arzular ya da aliskanliklar, riza ya da gurur arasinda uygun adim gidip gelen bir Giovanni Drogo olmusum, bu sehrin tozuna topragina, sessizligine, gürültüsüne öylece karisip boyun egmisim. Bir nevi yanlislikla sürgün yerime hicret etmisim.
Kitapla Alakali Anahtar Kelimeler Edebiyat Roman Türk Edebiyati