Derim, siddetle sekil bulmus bir adamdi. Ona vurulan her darbe, tipki keskin bir kilica sekil veren demirci ustasinin cekicinden inen o agir, hiddetli vurustu ve bugün keskin bir kilica dönüsmüs olan adam, bunun disinda bir sey görmemisti. Her defasinda kora dönüsen bedeni o darbelerle sarsilmis sonra buz gibi suya sokularak katilastirilmis ve ardindan yeniden atesle bulusarak kora dönüsmüs ve yine yeniden bu döngü ayni hiddetli vuruslarla devam ederek bugünkü seklini almisti.
Simdi bu keskin kilic artik iki kisi icin kinindan cikiyordu. Sevdigi kadin, Anka ve hayatinin merkezine oturttugu oglu, Asil.
Bizim pusulamaz oglumuz. Ne sen ne de ben yolumuzu kaybetmeyiz. Bizim Kuzeyimiz oglumuz. Tek yapmamiz gereken yüzümüzü hep ona dönmek olacak.
Benim yüzüm hep size dönük mon Phénix. Yoksa coktan yolumu kaybederdim ben.
Hayatlarina giren kücük Asil ile Derim, Ankaya kendini affettirmek icin elinden gelen tüm cabayla savasiyor, Anka da Derimin cocuklugunun derin sirlarina ulasip gercekleri ögrenmeye calisiyordu. Birbirlerini daha yakindan tanimaya calisan ikili, Asilin de katkisiyla paylastiklari anlari cogaltiyorlardi. Tüm bunlar yasanirken cevrelerindeki kötü gücler de bos durmayacakti. Derim ve Ankaya zarar vermek isteyenlerin ibresi yeniden Asile dönecekti.
Hedef Asil diye bagirdi Ozan.
Oglumu koruyun diye bagirdi Derim haykirir gibi. Asili koruyun