Hayatin, elimizi tuttugu ilk günden son güne kadar yanimizda oldugunu fark etmeyiz cogu zaman. O bizim, agrimadigi sürece kiymetini bilmedigimiz uzvumuz, ayrildigimizda ardindan agladigimiz sevgilimiz, doya doya sarilmadigimiz icin pisman oldugumuz anne babamiz... Peki, onun elimizi birakacagini hissettigimiz zaman ne yapacagiz

Kurbaga Adasi, adim adim yaklasan bir felaketin ve bu felaketin tam ortasinda kalan bir ailenin romani. Selim Erdogan, yarattigi atmosfer ve kanli canli karakterlerle ne kadar mahir bir yazar oldugunu gösteriyor bu romaninda. Büyük Istanbul Depreminin coktan yasandigi, sicakliklarin dayanilamayacak derecelere ulastigi, kum firtinalarinin sehri mütemadiyen kamciladigi ve demografik yapinin bütünüyle degistigi bir gelecekte gecen bas döndürücü bir Istanbul distopyasi.

Neden inatla dünyanin sonunun gelmesini bekliyorsunuz Yani sen ve senin gibiler Sanki bunu istiyorsunuz. Bir sey olsa da aldiginiz pahali oyuncaklari kullansaniz. Elektrik olmasa da nükleer tencereni calistirsan Birileri evini yagmalamaya kalksa da lazer topunu onlara cevirsen Güvenlik robotun sok tabancasini ateslese Haberlesme uydulari yansa da uzun mesafe telsizlerini kullanmak icin firsat olsa. Neden Dünyanin kötüye gittigi falan yok. Yatakta ölme düsüncesini sikici buldugunuz icin göktasi felaketi pesinde kosuyorsunuz. Belki de ölürken herkesin sizinle gelmesini istiyorsunuz. Arkada canli ve eglenen bir dünya kalmasin.