Gece nereye giderseniz gidin siyahtir. Ve acinin tek bir rengi vardir; kursuni... Ante, Bedenimi isitmanin bir yolunu buldular. Ancak ruhum, üzerinde soluklandigimiz buz kütleleri kadar soguk ve devinimsiz. Beni izledigin anlari animsadigimda, bellegimde belirenlerin birer sanridan ibaret oldugunu bile bile elimi uzatiyorum. Ah Ante, dokunamiyorum. Sinandigim sey aciyla yogrulmus devasa bir bosluk. O boslugun ucunda bir bez bebek gibi sallaniyorum. Bedenimi kurtarirken, ruhumu esir eden anahtari heybende götürdügünü biliyor musun Belki de bir yerlerden, dudaklarinda düzmece bir tebessümle beni izliyorsun. Buradayim. Her gece ay isiginin altinda durup, yasadiklarimizla bas etmeye calisiyorum. Beni o dipsiz mezara nasil diri diri gömdügünü, sonra parmaklarinla kaziyarak nasil cikardigini düsünüyorum. Hic kimse inanmiyor; karanlik gözlerini üzerinden ayirmadigin ay yeniden kizariyor. Hic kimse görmüyor; ay oluk oluk kaniyor. Ante, alnimdaki yara izi sizliyor, onca zamandan sonra zihnim ilk kez kokunu duyumsuyor. Ve yabanci bir ses fisildiyor, beni cagiriyor; Ayin kayip melegi, seni bekliyorum.