Resm tarih tezine göre, 1910lu yillarin Ittihatci hükümetleri ile Türkiye Cumhuriyetini kuran Kemalist rejim arasinda kayda deger bir kopus yasanmistir. 1980li yillara kadar modern Türkiye tarihi üzerine calisan Batili akademisyenler, özellikle Birinci Dünya Savasinda alinan yenilgiden sonra, Anadoluda yasayan ve cogunlugunu Müslümanlarin olusturdugu nüfusun kurtaricisi olarak Mustafa Kemalin basarilarini vurgulamak amaciyla bu anlatinin temel iddiasini desteklemistir. Bu Cumhuriyetci temel anlatiya karsi gelistirilen muhalefet ise cogu durumda Islamcilikla özdeslestirilmistir. Rejim muhaliflerini dindar ve modern gericiler olarak sunmaya hevesli olan ve kendilerini Bati yanlisi olarak tanimlayan Türk seckinlerinin yayginlik kazandirdigi baslica klise buydu. Her ne kadar bilim insanlari ve Türk aydinlari hakim konumdaki bu anlatiyi sorgulamis olsalar da, bugüne kadar imparatorluktan cumhuriyete gecisi konu edinen alternatif anlatilari ortaya koyma amacindaki hicbir mikro calisma ortaya cikmadi. Philliou imparatorluktan ulusa gecis sürecine iliskin tarihyazimina bagli sorunlari arastirmak amaciyla, yazdigi öykü ve romanlar modern Türkiyede yasayan insanlarin bircogu tarafindan bugün bile okunan etkileyici ve parlak bir yazar olarak Refik Halid Karayin özyasam öyküsüne odaklanmayi seciyor. Cemil Aydin 19 yüzyildan 20 yüzyila uzanan siyasi ve toplumsal catlaklarin izini muhalif Refik Halid Karay üzerinden okumaya davet eden Philliou, resm tarihin disarida biraktiklarini bize yeniden hatirlatiyor. Icat edilmis tarihe ragmen orada duran gecmise bakan bu kitap, Türkiyenin siyasi kültürünü anlamak icin yeni patikalar sunuyor.1q