Hz. Peygamberin nübüvvetine yönelik tebliginin ilk yillarindan itibaren ortaya cikan itirazlar, zamanla yerini asilsiz ithamlara birakmis; tarihsel sürec icerisinde defalarca tekrarlanan bu iddialar, bir noktada gercek kabul edilerek elestirilerin temelini olusturmustur. Nesebi, evlilikleri, ahlaki, kölelige bakisi, düsmanlarina karsi tutumu ve saglik durumu gibi konularda yapilan elestirilerin büyük cogunlugu, bu köklü dezenformasyonun bir yansimasidir.
Gercek disi söylemler ne kadar cok tekrarlanirsa, o kadar kaliplasir; yalin gerceklerin yerini alarak zihinlerde sarsilmaz birer algiya dönüsür. Bu bozulmus algiya karsi mücadele etmek, hem ahlaki bir durus hem de akademik bir sorumluluktur. Elinizdeki kitap, bu sorumlulugun bilinciyle kaleme alinmistir. Hem Hz. Peygambere yönelik ithamlari titizlikle ele alip bütüncül bir perspektifle degerlendirmekte hem de dogru bilgiyle dezenformasyona karsi bir cevap niteligi tasimaktadir.