Ailesinden aldigi terbiye ona saglam, tutarli, ahlakli insan olmanin temellerini vermis. Ancak
sevdigi adamin pesinden gitmek üzere ögrenimini yarida birakiyor hatta onun ugruna bir
savas ülkesinde yasamaya razi oluyor. Öte yandan savasin vahsetini görmek aile kurma
güdüsünü yok ediyor. Öylesi bir dünyaya cocuk getirmeyi reddederek Türkiyeye dönmeyi ve
yitip gitmekte olan Atatürk Türkiyesinin yasamasi icin elinden geleni yapmaya karar veriyor.
Lise yillarindaki kadar idealist bir ruhla Istanbulda ögrenimine dönen ve akademisyen
olmayi basaran Sahsen Hanimin önündeki engel bu kez Alzheimer olan annesi. AKP rejimi
altinda bütünüyle bir Orta Dogu ülkesine dönüsen Türkiyede kendi ruhsal sagligini
yitirmekle karsi karsiya kalan bu aydin, yalniz kadin, eviyle psikiyatrin muayenehanesi
arasinda büyük emellerinden giderek uzaklasiyor.
Yazar, Sahsenin Orta Dogudan Türkiyeye dönüsüne kadar gecen zamani ve sonrasinda
ruhsal bunalim esliginde sürdürdügü yasamini, onu tanimis olanlarin agzindan anlatiyor. Ana
hikayeyi olusturan on sekiz ic hikayenin her birinde okur, Sahseni aynada yansiyan bir baska
resimde görüyor, taniyor. Gerceklerle gercek olmayanlarin birlikte örüldügü bir özgün kurgu.
Sairler dünyayi algilayip kendi gercek varoluslarini gözler önüne sererlerken siyasiler ne
yapiyor, kirli özlerini binlerce göz boyayan hilenin arkasina saklayip halklari yönetiyorlar.