Ahmet Yesevinin hayat hikayesini konu edinen tüm metinler temelde halk arasinda söylenegelmis menkibelere dayanir. Bu menkibelerin asirlar icerisinde bazi hayal unsurlarla genisletilerek -ve hatta gercek hikayeden saptirilarak- yazili metinlere dönüstürülmüs olmasi konuya elestiri gözlügü ile bakanlar tarafindan öne cikartilmaktadir. Oysa halk söylenceleri konusunda uzman olan bütün bilim insanlarinin ortak kanaati, halk muhayyilesinde anonim olarak olusturulan menkibelerin tamaminda daima hakikat unsurunun gizlenmis halde -su veya bu oranda ancak mutlaka- varligini sürdürdügüdür. Bu acidan bakildiginda menkibeler, Ahmet Yesevi gibi asirlarca önce yeryüzünden ayak cekmis herhangi bir tarih sahsiyetin veya Abdülkerim Satuk Bugra Hanin Müslüman olusu gibi bir vakianin mill vicdana akseden görüntüsünü yansitir.
