Sarp kayalar basina bir sah kartal gibi kurulan Harputta, doruklarda tar calan deli rüzgardan ninniler, ezgisi kor atesten türküler dinleyerek dünyayi idrak etmeye baslayan ve bu kadim diyardan, bir yetim olarak yola cikan Ahmet Kabakli, bu milletin talihinde ve tarihinde önemli roller oynamis, cok yönlü bir sahsiyettir. O; siyaset, ilim, kültür ve edebiyat dünyamizda kimi zaman mill ve manevi meselelerimizi derinden kavrayan bir mütefekkir; kimi zaman kökü mazide olan atiyi, köklere bagli bir yeniyi insa etmeye gayret gösteren bir aydin; kimi zaman engin birikimiyle genis kitleleri, düsünceleri ardindan sürükleyen bir kanaat önderi; kimi zaman ülkenin gündemini belirleyen bir basyazar; kimi zaman da yeni nesli edebiyat yoluyla egitmeye yönelen bir sanatci olarak cikmistir karsimiza. Dogumunun 100. yili anisina hazirladigimiz bu armagan kitabin, böylesine büyük bir sahsiyeti bütün yönleriyle, kamil sekilde anlatmasi mümkün degildir ancak bu eserin, Seyhülmuharrirn Ahmet Kabakliyi ve onun fikr mücadelesini anlamasi icin okuyucuya genis bir ufuk acacagindan eminim.