... Bu yazdiklarim ne kadar kurguya dayansa da yasanmisliklari dillendirirken ben de isittim kalemimin hüzünlü sesini. Iki tünel arasinda yol aldigimiz hayatin yüzüne, kimi zaman agladim kimi zaman gülümsedim. Cogu zaman yazmayi birakip kagida, kaleme bile küstüm. Ama yürekler bir amac icin ortak carpiyorsa yasamin yüzüne, iste o zaman yazar da bütün bütüne küsemiyor kalemine. Umutlar cakisinca yol kavsaklarinda, kalem de söz dinlemiyor, yaziyor yana yana. Iste bu duygularla kalemimi sivriltip basladim yazmaya, isimsiz kahramanimin kirgin ve kayip dedigi yillarini...
Yasadigimiz dünya üzerinde utanilacak o kadar sey varken, isimsiz kahramanimin onuruyla yasadigi bu hayati yazmak, benim icin utanc degil kivanc olacakti. Zalimligi alkislayan insanlarin onurunu sorgulayacagimiza, onurlu insanlarin zalimce yargilanmasinin nedenlerini sorgulamamiz gerekirken, bizler neden eksik bir öykünün pesine düsüp onun, bunun yasamini sorgulayalim ki..
Ben de söz verdigim gibi; kahramanimin eksik öyküsünü sorgusuz, sualsiz Eksik olan öykü degil, fazla olan ihanet cümlesiyle tamamladim...