Gecmis toplumlarin inanclari, insanlik tarihinin bir konusu olup bilinmesi gereklidir. Özellikle Yunanlilar,
Romalilar ve Islam öncesi Arap sairlerinin eserlerini dogru anlayabilmek icin eski toplumlarin tarihini iyi
ögrenmek ve eski eserlerden yararlanarak tarihi bilgileri genisletmek gereklidir. Bu nedenle, Bati dillerinde
ve tarihin bu dalinda mitoloji ya da mitolocya adiyla ayri bir bilim dali olusturulmus, okullarda
ögretilmis ve sayisiz kitap ve makaleyle ayrintili olarak aciklanmistir.
Dogu dillerinde ise bu alanda simdiye kadar pek bir sey yazilmamis, hatta buna has bir isim bile
belirlenmemistir. Ancak, kendine has bir adi olmasa da ayetlerde bahsi gecen Esatirül-Evvelin
öncekilerin masallari ifadesinden mitolojinin kastedildigi anlasildigindan, mitoloji kelimesini Arapca
esatir kelimesiyle karsilamak ve eski toplumlarin mitolojilerini özet halinde derleyip yazmayi uygun
gördüm.
Tanzimat, I. Mesrutiyet ve Istibdat yillarinin büyük münevveri, Türk dilinin titiz, caliskan ve bereketli
sözlükcüsü, bu dilin Avrupai formlarda verilmis edebi eserlerinin hemen hepsinin ilk imzacisi Semseddin
Sami Fraser ardindan her biri birbirinden kiymetli pek cok önemli eser birakti. Eski devirlerin her seye
vakif münevverlerinin en mümtaz örneklerinden biriydi. Eserleri arasinda gökyüzüne, yerküreye ve havaya
dair ilmi incelemelerden Fransizca sözlüklere, tiyatro piyeslerinden klasik Iran siiri derlemelerine kadar
muazzam bir cesitliligi barindiran Semseddin Sami Bey, elbette mitoloji gibi devrin aydinlarinin yakindan
ilgilendigi bir konuda da yazmaktan da geri durmadi. Üstelik bunu kendi caginda alisildigi gibi yalnizca
Yunan-Roma mitolojisi özelinde tutmayarak tüm dünyanin hatta ilkel kabilelerin mitolojilerine kadar
genisleterek yapti. Iste Esatir, böyle bir tutku ve cabanin ürünü.
Büyük üstadin gözünden dünya mitolojisi, Esatirde adeta gecmisten gelen degerli bir hazine gibi parliyor.
Üstadin dile olan hakimiyetinin metinde yarattigi lezzet, kendi cagi icin edinilmesi neredeyse imkansiz olan
bir genel kültür donanimiyla harmanlanarak günümüz okuru icin adeta bir sölene dönüsüyor.
Sakin Kitap, Mahir Ünsal Erisin titiz calismasi ve tarihci Töre Sivrioglunun sunusu ile Esatiri bir asirdan
fazla bir zaman sonra yeniden okuruyla bulusturuyor